Paralarını veya kaynaklarını doğru yönetemeyen, yanlış harcamalar yapan, finansal bilgi yetersizlikleri nedeniyle yanlış kararlar veren bireyler hem kendileri hem de ülke ekonomileri açısından verimsizliklere neden oluyor. Bu noktada finansal okuryazarlık çok önemli.
Hepsi birer tüketici olan bireylerin sahip oldukları paraları ve varlıkları doğru yönetmesi, ihtiyaçları ve istekleri arasında doğru tercihler yapması, doğru harcama, yatırım ve tasarruf kararları vermesi ve dolayısıyla kendilerinin ve ailelerinin bütçelerini en verimli şekilde yönetmesi için bu konularda yeterli bilgi ve yetkinliğe sahip olması büyük önem taşıyor. Bunun yolu da finansal okuryazarlıktan geçiyor.
Finansal okuryazarlık, tüketicilerin sahip oldukları kaynakların ve paranın kullanımı ve yönetiminde yeterli finansal bilgiye sahip olması, finansal ürünleri ve risklerini anlaması, doğru ve rasyonel kararlar vererek bütçesini yönetmesine imkan sağlayan yetkinlik düzeyi olarak ifade ediliyor. Bunu bir başka açıdan bireylerin gelir ve harcamalarını, bütçelerini, yatırım ve tasarruf kararlarını finansal bilgiye dayalı olarak ve akıllıca yönetme yetkinliği olarak ifade etmek de mümkün.
KAYNAKLARIN VERİMLİ KULLANIMI İÇİN FİNANSAL OKURYAZARLIK
Nüfusu hızla artan ve doğal kaynakları aynı hızla tükenen dünyamızda, kaynakların verimli kullanımı giderek daha fazla önem kazanıyor. Elinde bulunan paraları veya kaynakları doğru yönetemeyen, yanlış harcamalar yapan, finansal bilgi yetersizlikleri nedeniyle yanlış kararlar veren bireyler hem kendileri hem de ülke ekonomileri açısından verimsizliklere neden oluyor. Bunun yanı sıra yüksek getiri vaadiyle hiç bilmediği türev vb. finansal ürünlere yatırım yapabiliyor, borçlanıyor, ödeme güçlerini yitirebiliyor ve icralar ile karşılaşabiliyor. Bu da önemli bireysel, ailevi ve toplumsal sorunlara neden olabiliyor.
Gerek bu olumsuzlukların önlenmesi, gerekse de ekonomik ve finansal istikrar ve gelişimin sağlanabilmesi için bireylerin finansal okuryazarlık alanındaki bilgi seviyeleri ve farkındalıklarının yükseltilmesi son yıllarda ülkelerin ekonomik ve sosyal politikaları arasında en ön sıralarda yer alıyor. Bu konuda başta Dünya Bankası ve OECD olmak üzere uluslararası kuruluşlar önemli çalışmalar yürütüyor. Ülkeler finansal okuryazarlığı artırmak için strateji ve politikalar belirliyor, kamu kuruluşları ve özel kuruluş işbirlikleriyle çeşitli projeler geliştiriyor ve çalışmalar yürütüyor.
FİNANSAL OKURYAZARLIK YAŞAMSAL BİR YETKİNLİKTİR
Finansal okuryazarlık, kişilerin finansal temel kavramları bilmesi, finansal ürünlerin getiri ve riskleri konusunda temel bilgiye sahip olması ve bu şekilde doğru kararlar almasına ve ekonomik hayata en verimli bir şekilde katılımına katkı sağlayarak kendisinin ve ailesinin refahı ve mutluluğuna doğrudan etki ediyor. Bununla birlikte finansal okuryazarlık aynı zamanda toplumsal refahın ve mutluluğun gelişimi açısından da büyük önem taşıyor. Bu nedenle finansal okuryazarlığı salt bireyler ile sınırlı bir alan olarak görmemek gerekiyor.
Teknolojinin ve dijital dönüşümün hız kazandığı günümüzde finansal okuryazarlığın önemi daha da artıyor. Giderek daha karmaşık finansal ürünler ve hizmetler ortaya çıkıyor. Fintech, blokchain ve kripto paralar yaygınlaşıyor. Para kullanım ve transfer sistemi büyük bir değişimden geçiyor. Bu da getirdiği kolaylıkların yanı sıra bireylerin finansal açıdan karşı karşıya kaldığı riskleri artırıyor. Bu koşullarda bireylerin kendi bütçeleri ve aile bütçelerini en etkili ve verimli şekilde yönetmeleri için finansal okuryazar olmaları daha da önem taşıyor.
FİNANSAL OKURYAZARLIK KÜÇÜK YAŞLARDAN BAŞLAMALI
Finansal okuryazarlık kişilerin yaşamları boyunca gerekli olan bir yetkinliktir. Bu nedenle finansal okuryazarlığın içselleştirilmesi ve yaşam boyu kullanılması için finansal bilgi ve farkındalığın mümkün olduğunca küçük yaşlardan itibaren kişilere verilmesi büyük önem taşıyor. Bunun için de aileden başlayarak, anaokulu ve ilkokul döneminden itibaren bu farkındalığın çocuklara giderek artan bir şekilde verilmesi gerekiyor.
OECD tarafından özellikle ilköğretimden itibaren zorunlu eğitim dönemi boyunca müfredatın içine finansal okuryazarlık ile ilgili bilgilere yer verilmesi ve fırsat eşitliği çerçevesinde tüm öğrencilere bu yetkinliğin kazandırılması tavsiye ediliyor. Bu şekilde çocukların küçük yaşlardan itibaren para birimleri, kurlar, gelir-gider, bütçe, faiz hesabı, işlem masrafı, vergi türleri, mali planlama ve yönetim, tasarruf, kredi, kredi kartları, çek, senet, tüketici hakları, sermaye piyasası, borsa, hisse senetleri, sigorta, bireysel emeklilik gibi konular hakkında bilgi sahibi olması hedefleniyor.
MEVCUT ÇALIŞMALAR YETERLİ DEĞİL
Dünya Bankası ve OECD’nin de tavsiyeleri doğrultusunda birçok ülke son yıllarda eğitim müfredatına finansal okuryazarlığı ilave ediyor, öğrencilerin bilgi ve farkındalık seviyelerini artırmaya çalışıyor. OECD başta olmak üzere birçok ülke bu alanda araştırma, ölçme ve değerlendirme çalışmaları yapıyor. Bu şekilde mevcut durumunu analiz ediyor, bunları geliştirecek stratejiler belirliyor, uygulamalar geliştiriyor. Bazı ülkeler bu çalışmalardan çok başarılı sonuçlar elde ediyor. Ülkemizde de bu kapsamda son yıllarda çeşitli çalışmalar yapıldığı görülüyor. Özellikle 2014 yılında yayımlanan ilk ulusal strateji planını önemli bir adım olarak ifade etmek mümkün. Bu kapsamda Hazine Müsteşarlığı, TCMB, BDDK, SPK, TMSF gibi kuruluşlara önemli rol ve sorumluluklar verilmiş durumda. Bu süreçte ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına para ile ilgili çeşitli konular girdiği, devlet kurumları ve özel sektör işbirlikleriyle çeşitli projeler geliştirildiği görülüyor. Bununla birlikte birbirinden kopuk bu çalışmaların çok yetersiz ve henüz başlangıç seviyesinde olduğunu belirtmek yanlış olmayacak.
TOPLUMSAL SEFERBERLİK İLE YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLMELİ
Bu nedenlerle ülkemizde çok düşük seviyelerde bulunan finansal okuryazarlığı artırmak ve geniş kesimlere yaymak için toplumsal seferberlik yürütülmesi, mevcut stratejilerin ve politikaların geliştirilmesi, bunların tüm toplum kesimlerini içine alacak şekilde çok katmanlı ve bütüncül bir anlayışla yönetilmesi, görevli kamu kurumları arasında etkin işbirliği yapılması, finansal okuryazarlığın ilk öğretimden itibaren giderek artan bir şekilde zorunlu eğitime entegre edilmesi, devlet-özel sektör işbirliklerinin artırılması ve çeşitlendirilmesi, daha geniş kapsamlı ve uzun süreli projeler geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra mevcut durumu tespit etmeye yönelik düzenli araştırma ve ölçümler yapılması, en alt düzeyden en karmaşık finansal ürünlere kadar her seviyedeki toplum kesimlerine uygun yaygın eğitim programlarının hazırlanması, özellikle kadın, çocuk ve gençlere yönelik özel programlar geliştirilmesi, bu süreçte üniversitelerden etkili şekilde yararlanılması, finansal eğitimlerde kaliteyi yükseltmek için eğiticilerin eğitilmesi, geleneksel medya, internet ve sosyal medya kanalları üzerinden sürekli ve sistematik bilgilendirmeler yapılması ve doğrudan iletişim imkanları oluşturulması önem taşıyor.
Gürdoğan Yurtsever