Spor kulüplerimiz uzun süredir büyük bir borç çıkmazının içinde bulunuyor. Maalesef bu borçlar her geçen gün daha da artıyor. Özellikle büyük kulüplerin borçları bunların büyük bölümünü oluşturuyor. Kulüplerin borçları 14 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Bunların yaklaşık yüzde 80’i ise dört büyük kulübe ait bulunuyor. Bu borçların bankalara, futbolculara, piyasaya ve üçüncü şahıslara olduğu görülüyor. Süper Lig’deki bazı kulüplerin borcu olmamasına rağmen, borcu olan kulüplerin oluşturduğu risk hem futbolumuzu hem de kulüplerimizi tehdit ediyor. Bu nedenle son yıllarda birçok kulübümüz Avrupa kupalarına katılamama, transfer yasağı gibi yaptırımlar ve çeşitli kısıtlamalar ile karşılaştı. Bu risk her geçen gün büyüyor.
Bu borçların oluşmasının pek çok nedenin bulunduğunu belirtmek yanlış olmayacak. Kulüp yönetimindeki istikrarsızlıklar, yönetimlerin kısa dönemli görev yapması ve sık değişmesi, kulüp yönetim sistemindeki zayıflık ve yetersizlikler, kazanılan gelirlerin geri dönüşü olmayacak alanlara harcanması, altyapı yerine genellikle transfer yaparak günü kurtarma yaklaşımının tercih edilmesi, ölçüsüz ve çok yüksek maliyetli transferler yapılması, takımlarda istikrar sağlanamayarak her yıl bir çok transfer yapılması gibi hususlar bu sonuca doğrudan veya dolaylı etkide bulunuyor. Bunun yanı sıra ülkemizdeki sportif yönetim ve denetim mekanizmalarındaki eksiklikler de bu sonucun oluşmasına etki ediyor.
KULÜPLERİMİZİN GELECEKLERİ TEHDİT ALTINDA
Durum, gerçekten vahim bir noktaya ulaştı. Bazı kulüplerin borçları sürdürülebilir seviyenin çok üzerine çıktı. Bu kulüplerin borca batık durumda olduğunu belirtmek yanlış olmayacak. Her yıl zarar açıklıyorlar. Yüksek gelirlere rağmen daha fazla giderleri bulunan kulüplerin mevcut tabloda bu borçları ödemeleri mümkün görünmüyor. Yayıncı kuruluş ile yapılan sözleşmenin revize edilmesi ve yayın gelirlerinin düşmesi kulüplerin gelirlerinde ayrıca düşüşe neden olacak. Normal bir şirket olarak değerlendirilseler çoktan faaliyetlerini sürdürememe riskiyle karşı karşıya kalabilecek bazı kulüpler toplumsal hayatımızdaki önemli yerleri nedeniyle şimdilik bu tür bir akıbet ile karşılaşmadılar. Fakat buna bir çözüm üretilemezse bazı kulüplerimiz hiç istenmeyen böyle bir durumla karşı karşıya kalabilirler. Bu durum kulüplerimizin geleceğini tehdit ediyor. UEFA’nın finansal fair play düzenlemeleri nedeniyle Avrupa kulüplerinin borçları ve zararları büyük oranda düşerken ülkemiz kulüplerinde bunun tersi yaşanıyor, borçlar ve zararlar artıyor. İlgili kurumlar ve yetkililer tarafından bu riskin artık daha açık görüldüğü anlaşılıyor. Bu nedenle son dönemlerde kulüplerin mali açıdan borçlarının makul ve yönetilebilir seviyelere çekilmesi için önemli sayılabilecek adımların atıldığı görülüyor.
YENİ KULÜP LİSANS TALİMATI İLE PUAN SİLME CEZASI VERİLEBİLECEK
Bu kapsamda Türkiye Futbol Federasyonu kulüp lisans talimatı yenilendi. Yeni Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play (FFP) Talimatı Haziran ayında yürürlüğe girdi. Genel olarak UEFA’nın FFP kuralları ile uyumlu olan bu talimatla futbolumuzda yeni bir dönem başlamış oldu. Buna göre TFF her takımı sezonluk olarak denetleyerek ve bundan sonra her takıma harcama limiti verecek. Kulüpler ilk yıl limitlerinin yüzde 30’unu, ikinci yıl yüzde 15’ini aşabilecek. Üçüncü yıl ise kendisine verilen limitlere uymak durumunda olacak. Belirlenen limitlerin aşılması durumunda kulüplere transfer yasağı, kadro sınırlaması, puan silme gibi cezalar verilebilecek. Örneğin kulübün verilen limiti yüzde 26 ve üstü aşması durumunda 3 puan silmeye ek olarak transfer yasağı, kadro sınırlaması veya para cezalarından birisi veya bir kaçı uygulanabilecek.
Bu şekilde kulüplerin eskisi gibi hesapsız harcama yapmalarının önüne geçilmesi, UEFA yaptırımlarına fırsat vermeden kulüplerin harcamalarına çeki düzen verilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda TFF bünyesinde yeni bir sicil kurulunun oluşturulduğu ve Haziran ayında faaliyete başladığı ifade ediliyor. 7 kişiye yükseltilen sicil kurulunda 3 üyenin bankacı, 3 üyenin yeminli mali müşavir ve bir üyenin de hukukçu olduğu, bu şekilde kulüplerin bilançolarının daha iyi değerlendirilmesinin amaçlandığı belirtiliyor. Kulüplere ilk harcama limitlerinin Eylül ayında verileceği anlaşılıyor.
BANKALARA OLAN BORÇLAR, YENİDEN YAPILANDIRILIYOR
Ayrıca, kulüplerin bankalara olan borçlarının yeniden yapılandırılması bir süredir gündemdeydi. Türkiye Bankalar Birliği öncülüğünde bankalar ve kulüpler arasında yapılan çalışmalarda sona gelindi ve bazı kulüpler borçlarını yeniden yapılandırarak kamuoyuna açıkladı. Bu çalışma ile yapılandırmaya konu olan finansal borçlar, iki yılı anapara geri ödemesiz olmak üzere toplam 5 yıl süre ile vadelendiriliyor. Her kulüp borçlu olduğu bankalar ile kendi anlaşmasını imzalıyor. Bu şekilde kulüpler biraz nefes alıyor. Nakit akışı anlamında kulüplere rahatlama sağlıyor. Fakat borçlarının yüksekliği dikkate alındığında beş yıl sonra da bu borçları kulüplerin ödemesi çok olası görünmüyor. Bu süre sonunda yeni yapılandırmaları konuşmamak için daha başka önlemler almak önem taşıyor.
Bunların yanı sıra yine uzun süredir konuşulan Kulüpler Yasası ile ilgili de hazırlıkların tamamlanma aşamasına geldiği belirtiliyor. Bilindiği gibi ülkemizde spor kulüpleri halen dernekler mevzuatına göre faaliyetlerini yürütüyor. Kulüplerin halka açık şirketleri ise SPK mevzuatına tabi. Bu dağınık ve yetersiz yasal zemin günümüz futbolunun ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bunun için kulüpler yasasının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu yasa taslağı henüz açıklanmadığı için değerlendirme yapmak mümkün değil. Fakat bu yasanın günümüz futbol dinamiklerini içerecek çağdaş yönetim ve denetim mekanizmalarını içermesi gerekiyor. Bu nedenle yasanın tüm ilgili tarafların görüşleri alınarak hazırlanması büyük önem taşıyor.
YÜKSEK MALİYETLİ TRANSFERDEN VAZGEÇMEK, ALTYAPIYA YÖNELMEK GEREKİYOR
Bütün bunlarla birlikte kulüp yönetimlerinin yeni bir anlayış ve vizyonla bu konuya yaklaşmaları ve yönetmelerinin daha önemli olduğunu ifade etmek gerekiyor. Kazanılan büyük gelirlerin daha verimli yönetilmesi için kulüplerin kurumsallaşmaları, daha şeffaf hale gelmeleri, etkin kontrol ve denetim mekanizmalarına sahip olmaları ve kulüplerin bunları esas alarak dıştan bir zorlamayı beklemeden yeniden yapılanmaları büyük önem taşıyor. Kulüpler açısından bu çıkmazdan çıkmanın en temel yolu yüksek maliyetli transferlerden vazgeçerek altyapıya önem vermek, iyi bir tarama sistemi kurarak genç yetenekleri erken dönemde düşük bedellerle kulübe kazandırmak, onlara değer kazandırarak büyük tutarlara satmaktan geçiyor.
Bunun için kulüplerde sportif altyapıların oluşturulması, var olanların yeniden organize edilerek geliştirilmesi ve daha da önemlisi işler hale getirilmesi büyük önem taşıyor. Uzun süredir kulüplerimizin başarısız olduğu bu alanda artık kulüplerimizin bu konuya önem ve değer vermesi, yatırım yapması ve gelişim sağlaması en kritik konulardan birisi olarak karşımızda duruyor. Son dönemlerdeki bazı genç futbolcularımızın büyük bedellerle Avrupa’nın önemli kulüplerine transfer olması bu açıdan büyük ümit vadediyor. Geçmiş dönemlerle kıyaslandığında artık çok daha iyi stat ve tesislere sahip olan kulüplerimizin bu alanda başarılı olmamaları için hiçbir neden bulunmuyor. Bu şekilde kulüplerimiz borçlarını azaltabilecek, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali bünyeye kavuşabileceklerdir.
Gürdoğan Yurtsever
Turcomoney Dergisi’nin Eylül 2019 sayısında yayımlanmıştır.